Sun Rise Bağımsız Denetim ve Yeminli Mali Müşavirlik A.Ş.

Yabancı Yatırımcılar İçin Türkiye’de Vergi Rehberi

Yabancı yatırımcılar için Türkiye, yalnızca ekonomik büyüme potansiyeliyle değil; Avrupa, Asya ve Orta Doğu’nun kesişim noktasındaki stratejik coğrafi konumuyla da dikkat çeken bir yatırım cennetidir. Geniş iç pazarı, genç ve dinamik nüfusu, altyapı yatırımlarındaki artış ve hükümet destekli teşvik programları, Türkiye’yi doğrudan yabancı yatırımlar açısından cazip kılmaktadır. Ancak, yatırım ortamının sunduğu avantajların sürdürülebilir kılınabilmesi için vergi mevzuatının kapsamlı şekilde anlaşılması, yasal gerekliliklere titizlikle uyum sağlanması ve vergi planlamasının stratejik bir zeminde yapılması gerekir. Türkiye’de şirket kurma sürecinden başlayarak çifte vergilendirme anlaşmalarına, KDV, kurumlar vergisi ve stopaj gibi temel yükümlülüklerden teşvik sistemlerine kadar uzanan geniş yelpazeli konular, yatırım kararlarının operasyonel ve finansal sonuçlarını doğrudan etkiler.

Türkiye’de Yabancı Yatırımcılar İçin Şirket Kurma Süreci

Yabancı yatırımcılar için Türkiye’de şirket kurmak, son yıllarda gerçekleştirilen yasal reformlar sayesinde hızlı ve dijitalleşmiş bir sistem çerçevesinde yürütülmektedir. İlk olarak, yatırımcının faaliyet göstermek istediği sektörle uyumlu bir şirket türü seçilmelidir. Türkiye’de genellikle tercih edilen iki temel şirket tipi; limited şirket ve anonim şirkettir. Limited şirketler daha düşük sermaye gerektirirken, anonim şirketler halka arz ve büyük ölçekli yatırım yapma imkânı tanır. Bu karar, yatırımın ölçeği ve hedef pazarlara göre dikkatlice belirlenmelidir. Şirket sözleşmesi hazırlanır, noter onayı alınır, ardından Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne tescil başvurusu yapılır. Yatırımcıların potansiyel vergi numarası edinmesi, mali müşavir kaydı yaptırması ve gerektiğinde yasal temsilci tayin etmesi gereklidir.

SGK işlemleri, vergi dairesi kayıtları, ticaret odası kaydı ve e-tebligat sistemine geçiş gibi süreçler, şirketin resmî olarak faaliyete geçmesi için tamamlanmalıdır. Bu noktada, yasal düzenlemelere hâkim bir mali müşavirle veya uzman bir YMM danışmanlığı firmasıyla çalışmak; işlemlerin hatasız, hızlı ve uyumlu şekilde yürütülmesini sağlar. Böylece yatırımcı hukuki güvenceye kavuşur ve operasyonel süreçleri güvenle başlatabilir. Vergi yükümlülüklerinin belirlenmesinde ve ilerleyen dönemlerde karşılaşılabilecek denetimlerde profesyonel danışmanlık desteği, yatırım sürecinin sürdürülebilirliği için büyük önem arz eder.

Kurumlar Vergisi, KDV ve Stopaj Açısından Yabancı Sermaye

Türkiye’de faaliyette bulunan şirketler, yıllık net kârları üzerinden kurumlar vergisi öder. 2025 itibarıyla bu oran %20 olarak uygulanmaktadır. Vergilendirme dönemi sonunda, gelir tablosu ve bilanço verileri esas alınarak kurumlar vergisi beyannamesi hazırlanır ve ilgili yılın mart ayında beyan edilerek nisan ayında ödenir. Bu sistem, yatırımcıların kârlılık durumlarını doğru analiz etmelerini ve vergi planlamalarını buna göre yapmalarını gerektirir. Öte yandan, Türkiye’deki ticari faaliyetlerde Katma Değer Vergisi (KDV) de önemli bir unsurdur. KDV oranları; temel gıda ve sağlık ürünlerinde %1, bazı özel sektör hizmetlerinde %10, genel mal ve hizmet teslimlerinde ise %20 olarak belirlenmiştir. Yatırımcıların faaliyet alanlarına göre bu oranlar farklılık gösterebilir ve ilgili sektör tebliğlerinin titizlikle incelenmesi gerekir.

Stopaj vergisi ise genellikle Türkiye dışına yapılan ödemelerde karşımıza çıkar. Yabancı ortaklara yapılan kâr payı dağıtımlarında, yurt dışı danışmanlık hizmetlerinde ya da faiz ve lisans ödemelerinde stopaj kesintisi uygulanır. Bu oranlar %0 ile %20 arasında değişebilir ve çoğu durumda ilgili ülke ile Türkiye arasında imzalanan çifte vergilendirme anlaşması doğrultusunda daha düşük oranlar geçerli olabilir. Bu bağlamda, yatırımcıların ulusal mevzuatı ve uluslararası vergi anlaşmalarını dikkate alarak planlama yapmaları önemlidir. Aksi halde çifte vergilendirme riski ya da yanlış beyan nedeniyle mali cezalarla karşı karşıya kalınabilir. Vergisel yükümlülüklerin doğru beyanı ve zamanında yerine getirilmesi için YMM danışmanlığı desteği kritik rol üstlenir.

Uluslararası Çifte Vergilendirme Anlaşmalarının Uygulamaları

Türkiye’nin 80’den fazla ülke ile imzaladığı çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmaları, yabancı yatırımcılar için maliyet avantajı ve yasal güvenlik sunan önemli bir mekanizmadır. Bu anlaşmalar, aynı gelir kaleminin kaynak ülkede ve mukim ülkede çifte vergilendirilmesini önlemeyi amaçlar. Böylece, Türkiye’de elde edilen kazançların yatırımcının ülkesinde tekrar vergilendirilmesinin önüne geçilir veya kısmi muafiyet sağlanır. Bir Alman yatırımcı Türkiye’deki iştirakinden temettü alırken, Türkiye’de ve Almanya’da aynı gelire vergi ödememek adına bu anlaşmadan faydalanabilir.

Anlaşmaların kapsamı genellikle temettü, faiz gelirleri, lisans ödemeleri, serbest meslek kazançları ve taşınmaz gelirleri gibi başlıkları içerir. Bu avantajlardan yararlanabilmek için, yatırımcının mukim olduğu ülkeden alınan yerleşiklik belgesi ile birlikte ilgili Türkiye vergi dairesine başvuru yapılmalıdır. Ancak süreç, teknik detaylar ve resmi prosedürler içerdiğinden, başvuruların doğru belgelerle ve zamanında yapılması gerekmektedir. YMM danışmanlığı, ilgili başvuru formlarının hazırlanması ve muhtemel vergi uyuşmazlıklarının önlenmesi açısından kritik bir destek sağlar. Bu hizmetler sayesinde yatırımcılar, Türkiye’deki faaliyetlerinden maksimum verim elde ederken uluslararası vergi uyumunu da sağlayabilir.

YMM Danışmanlığı ile Yasal Süreçlerin Takibi ve Uyum

Türkiye’de faaliyet göstermeyi planlayan yabancı yatırımcılar için mali mevzuata uyum sağlamak, ticari başarıyı sürdürülebilir kılmanın temel koşuludur. Bu noktada yeminli mali müşavir desteği, yatırımcılara hukuki, mali ve idari süreçlerde kapsamlı bir güvenlik kalkanı sağlar. YMM’ler, vergi beyannamelerinin hazırlanması, muhasebe sistemlerinin kurulumu, transfer fiyatlandırması politikalarının belirlenmesi, teşvik başvurularının yapılması ve vergi incelemelerinde resmi temsil gibi birçok kritik konuda doğrudan hizmet sunar.

YMM danışmanlığı, sadece beyanname süreçleriyle sınırlı değildir. KDV iadesi süreçlerinin yönetimi, bağımsız denetim hazırlıkları, risk analizi raporlamaları ve mali verilerin uluslararası muhasebe standartlarına göre sunulması gibi gelişmiş hizmetleri de kapsar. Bu kapsamlı destek, yabancı yatırımcıların Türkiye’de faaliyet gösterirken karşılaşabileceği tüm teknik ve yasal zorlukların üstesinden güvenli biçimde gelmesini sağlar. Vergi müfettişlerinin gerçekleştirdiği denetimlerde, YMM onaylı raporların sunulması yasal güvenilirliği artırır ve cezai riskleri en aza indirir.

Yabancı Yatırımcılar İçin Teşvik Sistemlerinden Yararlanma

Yabancı yatırımcılar, Türkiye’de faaliyet gösterdikleri alan ve bölgeye bağlı olarak çeşitli devlet teşviklerinden yararlanma hakkına sahiptir. Bu teşvikler arasında; gümrük vergisi muafiyeti, KDV istisnası, sigorta primi desteği, vergi indirimi ve yatırım yeri tahsisi gibi destekler bulunmaktadır. Kalkınmada öncelikli bölgelerde ya da stratejik yatırımlarda bu teşvikler avantajlı oranlara sahiptir. Teknoloji geliştirme bölgeleri, Ar-Ge merkezleri, Organize Sanayi Bölgeleri ve Serbest Bölgeler, yatırımcılara ek avantajlar sunar ve uluslararası rekabet gücünü artırır.

Teşviklerden yararlanmak için yatırım projesi detaylı bir fizibilite raporu ile birlikte hazırlanmalı ve Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’na sunulmalıdır. Yatırımın türüne göre farklı kurumlarla da etkileşim kurulması gerekebilir. Bu süreçte eksiksiz belge hazırlığı, doğru başvuru ve hızlı sonuç için YMM danışmanlığı önemli bir fark yaratır. Profesyonel danışmanlık sayesinde başvuru süreci sadeleşir ve ilgili teşviklerden maksimum düzeyde faydalanmak mümkün hale gelir. Türkiye Yatırım Ofisi gibi resmi kurumlarla yapılan iş birliği, bürokratik engellerin azaltılmasına katkı sağlar. Yatırımın her aşamasında doğru teşvik stratejisi ile hareket eden yabancı yatırımcılar, vergi yükünü azaltırken kârlılıklarını da ciddi oranda artırabilir.